Temel Aksoy teknolojiyle değişen iş ortamları için yeni görgü kuralları oluşturmak amacıyla blogunda bir girişimde bulundu. (http://www.temelaksoy.com/yazilar/calisma-ortami-ve-kariyer/Yeni-Nesil-Gorgu-Kurallari) Bir süredir çoklu görev (multitasking) meselesine kafa yoran, daha doğrusu muzdarip olan biri olarak, yazdıkları benim de ilgimi çekti ve bu önemli konuyu fazla okunmayan bir blogdan alıp köşemde Türk ve dünya
Sunum etkinliğinin işte de özel hayatta da önemi giderek artıyor. İlkokul ödevleri bile sunum formatında hazırlanır oldu. Teknoloji de sürekli gelişiyor. Son zamanlarda katıldığım konferans ve iş toplantılarından aldığım notları, eskiden beri inandığım genel doğrularla harmanladım. Yeni Gelişmeler: Asetat-tepegöz ile aynı günlerde iş dünyasına girdim (1987). On sene kadar
Marka değerini belirleyen en önemli faktörlerden biri yüksek fiyatlandırma yeteneğidir. Literatürde “Price Premium(PP)” diye geçer. David Aaker’in onlu marka gücü skalasında (Brand Equity 10) en önemli maddedir. Hatta Bay Aaker bunun altını şöyle çizer: Eğer bu on değişkenin hepsini birden ölçecek vaktiniz yoksa ve hızlı bir karar vermek istiyorsanız sadece
Geçen sayıda gıda ile başladığım kültür ve tüketim konusunun devamı mahiyetinde, bugün biraz daha “yapı”sal konulara gireceğim. Bildiğim ilk yapı market Bauhaus açıldığında çok sevmiştim. Lisede annemler tatildeyken kalkıp evi boyayan benim gibi amele karakterli biri için cennetti. Zevkten bayılmış ve kendimi alışverişe vurmuştum. Hala da yapı marketlere çok giderim.
Reklamverenler Derneği ve Türkiye Araştırmacılar Derneği, ülkemizdeki sosyoekonomik statü (SES) gruplamasını güncellemek amacıyla bir çalışma başlattı. Çalışmanın hedefi, en son 2006 yılında yapılan SES ölçeğinin, değişen ihtiyaçlara yanıt vermek amacıyla, gelirin de entegre edildiği, uygulanabilir ve standart bir formasyona dönüştürülmesi olarak belirtilmiş. Öncelikle her iki derneği de kutluyorum. Çalışmanın başarılı
Geçenlerde katıldığım bir konferansta, ülkemizin önemli CEO’larından biri geçmişte kendi gruplarının yöneticileriyle ilgili yaptığım bir yorumu hatırlattı bana. On sene önce bir meslek dergisinde edilmiş tek bir cümlenin bu beyefendide iz bırakması şaşırtıcı olmalıydı ama ben şaşırmadım. Konferansta yabancı bir konuşmacı dünyadaki başarılı ve başarısız markalardan örnekler gösterip başarısızlık nedenlerini
Kültürel Direnç Noktaları: Kültür ve tüketimle ilgili dizimizin son bölümünde, bir pazarlamacı değil de vatandaş olarak düşünüp korumamız gereken kültürel değerlerimizi sıralayacağım. Kuyu suyuna karşı kaynak suyu: Coca Cola tüm dünyada yaptığı gibi bizde de işlenmiş kuyu suyunu on yıl kadar önce pazara verdi ve uzun süre destekledi.
Son elli senede ağırlıkla ülkenin/halkın temel ihtiyaçlarını karşıladık. Araba, tüpgaz, mobilya, peynir, süt, bisküvi, makarna, temizlik malzemeleri ürettik ve pazarladık. Benzin istasyonları, hamburger restoranları kurduk. (Temel ihtiyaç da tartışmalı bir terim ama başka yazıya bırakalım) Bu piyasalar büyüdü, olgunlaştı. Büyüdükçe de ağzı sulananlar arttı haliyle. Dayanıksız tüketim ürünlerinde, güçlenen dağıtım
Yıllardır “iyi pazarlamacının ayırıcı özelliği nedir?” diye sorduklarında, “kendi işini yaratma” (self motivation) derim. Pazarlamacının “olmazsa olmaz” bir işi yoktur. Ürünü fabrika üretir, noktaya satış teşkilatı ulaştırır, bir ajans reklamı yapar, diğeri halkla ilişkileri. Birileri araştırmayı yapar, birileri de medya planlamayı. Marka yöneticisi hiçbir şey yapmasa da hiçbir şey durmaz.
Marketing Türkiye’nin 1 Kasım 1991 tarihli sayısında yayınlanan ilk yazım hayatımda güzel bir sayfa açtı. O hafta aldığım şahsi tebrikler dışında, bir şirketin pazarlama bölümü görüşlerimi dinlemek için beni öğle yemeğine çağırdı. Ve şükürler olsun ki o günden beri fikirlerime/deneyimlerime değer veren birileri çıkmaya devam ediyor. Kariyerim adım adım, Marketing