MAKALELER
Bugün yaşadığımız dünya genel olarak bilgi toplumlarının egemenliği altında… Hal böyle olunca toplumların bütün segmentlerinde yasayan insanlar istedikleri her türlü bilgiye her an ulaşabiliyorlar.Bunun sağladığı yararlar üretilen ürünler ve ortaya çıkan markalar için avantajlı gibi görünse de artık her şey eskiden göründüğü kadar toz pembe değil.Dünya hergün hızlı bir şekilde
Yıllar önce bir TV reklamında Aynı malı John diyen George’a John’un cevabı kısa ve netti: Aynı malı deme George. Evet John haklıydı; ürün aynı olabilirdi ama ürünü alacak tüketiciler bu teknik bilgilerle ilgilenmiyordu. Onlar için asıl önemli olan ürünle aralarında kurdukları duygusal bağ, ürünü aldıklarında hissettikleri duygulardı. George’un kaçırdığı nokta
Dünyada kendini en iyi markalaştırmış ülkelerin başında Fransa geliyor. Özellikle de Paris. Yemek yiyip sokaklarda dolaşmak için yılda 60 milyon insan gidiyor. Tabii o kadar basit değil ama Türkiye’de, Fransa’nın beş katı orjinal malzeme var ve beşte biri kadar insan geliyor. Marka iletişiminden en iyi yaralanan ülke ise ABD. Onca
Geçen sayıda kendi kendime kitabım hakkında sorular sorarak oldukça terlemiştim. Şimdi diyeceksiniz ki o dönemde zaten havalar sıcak rutubet yüksekti, o yüzden terlemişsindir. Öyle mi düşünüyorsunuz, işte size gerçekten kanlı ve acımasız sorular:  Bir pazarlamacı olarak kendi kitabınızı iyi pazarlayabildiniz mi? Ortalama okur buna evet gerçekten iyi pazarladı diyebilir. Haklıdır
Marketing Türkiye okurları için kitabımla ilgili kendi kendime sorular sorup cevapladım, bazı konulara ek yorumlar getirdim. Neden yaptım? Çünkü MT okurlarını iyi tanırım, nelerden hoşlanırlar, hangi kısımları ilgilerini çeker, tahmin ederim. Bir de Marketing Türkiye okurları harbi tavırları sever. On yıldan fazla bir süre bu dergiye yazdım, her zaman samimiyetle
PATENT&MARKA DERGİSİ İÇİN KASIM 2001’DE KALEME ALINMIŞTIR Markanız Tüketici Nezdinde de Korunuyor mu? Türkiye marka tescili ve fikri hakları koruma alanında son yıllarda büyük aşama kaydetti. Mevzuatıyla, kurumlarıyla, hizmet kuruluşlarıyla olumlu gelişmeler yaşandı, yaşanıyor. İş dünyası da oldukça bilinçlendi. Tabii ki markamızı koruyacağız, bu çok açık. Aksini düşünmek bile mümkün
ESKİŞEHİR TİCARET ODASI DERGİSİ  EKİM 2001 SAYISI İÇİN KALEME ALINMIŞTIR Marka denince aklımıza bir isim, logo, ambalaj veya bazı semboller ya da reklamından hatırladığımız slogan, müzik vs. gelir. Bu normaldir çünkü saydıklarımız markanın görünen kısmını oluşturuyor. Halbuki markalar da insanlar gibi, sadece fiziksel unsurlardan oluşmuyor. Markaların da bir ruhu var.
Türkiye’de marka bilincinin hızlı bir şekilde yayıldığını ifade eden Güven Borça, Marka gerektiğinde çağrılmasını kolaylaştırmak için tüketicinin beyninde açılan bir penceredir diyor. Basamakları  çıkmadan önce örgütlenmeden bahsetmek gerekli. Ortada bir marka varsa, ondan sorumlu bir de Marka Yöneticisi olmalı. Adına ister Ürün Sorumlusu, ister Marka Müdürü deyin fark etmez, full
Al Ries İstanbul`daydı, Hem de krizin tam ortasında. İyi ki buradaydı ve iyi ki de gitmişim. Kasvetli atmosferden bir günlüğüne kurtulup farklı bir hava solumak bana iyi geldi. Ertesi günkü ödemeler için nerelerden para bulacağımızı düşünmeyi bırakıp markalar dünyasına girdik, kavramlar ve stratejiler üzerine kafa yorduk. Aksini yapıp günü tahsilat
1991 yılında Marketing Türkiye`de çıkan ilk yazımdan dolayı beni tebrik etmek ve bir kahve içmek için dergiye çağırmıştı. Gidiş o gidiş. Eski binada başlayan, yenisinde devam eden ve bir o kadar daha devam etmesi için çok şeylerin feda edilebileceği bir dokuz yıl geçmiş aradan. Bir kariyeri birlikte şekillendirdiğimiz, bir sürü