MAKALELER
Türkiye perakende piyasasındaki çalkalanma sürüyor, güç dengeleri hızla değişiyor. Zaten her binanın altı dükkan, bir de hesapsızca alışveriş merkezleri açılıyor ve sanırım çok kişinin canının yanacağı bir döneme giriliyor. “Kahraman bakkal süpermarkete karşı” oyunu sahneleleni çok oldu ve gıda perakendeciliğinde taşlar üç aşağı beş yukarı yerine oturdu. Süpermarketçiliğin hızla geliştiği
Böl ve Yönet  ”Segmentation Forever” Pazarlamada fark yaratarak başarı kazanmanın öncelikli yollarından biri, rakiplerden farklı bir bölümleme (segmentasyon) temeli (base) geliştirmektir. Gerçek tüketici ihtiyacına yaslanan özgün bir bölümleme stratejisi, çoğu zaman başarılı konumlandırma fikirlerine çanak tutar. Tüketim ürünlerine yönelik pazarlama pratiğinin bu eşsiz yaklaşımı politikada da karşımıza çıkar. Siyaset terminolojisine
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de öncü girişimciler sadece işlerini iyi yaparak önemli noktalara gelebildiler, dev şirketler/markalar yarattılar. Babalarımız galiba daha şanslıydı çünkü cesaret ve emeklerinin karşılığını çoğu zaman aldılar. Türkiye’de İstanbul merkezli başlayan girişimcillik seksenlerde Anadolu’ya yayıldı. O dönemde yeşeren fikirlerden bazıları dev ulusal markalara dönüştü. Kimi dünyaya açıldı.
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de öncü girişimciler sadece işlerini iyi yaparak önemli noktalara gelebildiler, dev şirketler/markalar yarattılar. Babalarımız galiba daha şanslıydı çünkü cesaret ve emeklerinin karşılığını çoğu zaman aldılar. Türkiye’de İstanbul merkezli başlayan girişimcillik seksenlerde Anadolu’ya yayıldı. O dönemde yeşeren fikirlerden bazıları dev ulusal markalara dönüştü. Kimi dünyaya açıldı.
Bu yıl %5 büyüyeceği tahmin edilen ülke ekonomisinin itici motoru konut olacak. İnşaat sektörü 2005 yılının ilk altı ayında %19.7 büyüdü ve etraftaki şantiyelere ve de henüz Türkçeleştiremediğimiz “mortgage” beklentilerine bakılırsa sektörün  “motorious” durumu bir kaç yıl daha sürecek. Bu da Türk halkının satın alma motivasyonları hakkında bir şeyler bilen
Ellilerde sanayileşmeye başlayan Türkiye’de, kitlesel iletişimin “iş”e etkisi yetmişlerde artmaya başladı. Reklamcılık seksenlerde gelişti, doksanlarda sektör oldu. Yeni gelişen her alanda olduğu gibi, reklamcılığın öncüleri de bu vizyonerliğin karşılığını (genelde) aldılar. Sektörün gelişme yıllarında %15 komisyonlarla çalışıldı. TVC yapım giderleri hep ülke gerçeklerinin üzerinde bir seviyede oldu. (Şirketler istemeden de
Bu soruya, Swatch markası örneğini ele alarak yanıt verebiliriz.  Bir Swatch saatin benzerini ya da aynı işlevi gören bir başka saati gidip Sirkeci’den 5-10 milyona alabilecekken, aynı saate Swatch mağazasından severek, seçerek ve pişman olunmayarak 100 Euro veriliyor.  Saati satın alırken tüketiciyi satın alma davranışına iten yalnızca saati gerektiğinde öğrenebileceği
Eski yöneticilerimden biri her gelen yabancı konuğa Türkiye’de bir Pakistan, bir de Danimarka olduğunu, diş macunu ve deodorantı Danimarka’ya sattığımızı söylerdi. Bir çok araştırmacı veya iş adamı Türkiye genelinde “iyi tüketen” bir milyon ve “tüketen” beş milyonluk kitleden söz ederler. İstanbul gece hayatını yirmi bin kişinin çekip çevirdiği, İstanbul Kültür
2004 yılındaki turist sayısı artışına bakarak ülkemizde turizmin ikinci büyük çıkışını yaşamaya başladığını söyleyebilir miyiz? Sadece rakamlara bakarak değil ama diğer tüm faktörleri alt alta koyduğumuzda bir çok kişi bunu iddia edebiliyor ki ben de bu kesimin içindeyim. Ve yaşanan çıkışı sadece dış faktörlere yani bölgedeki savaşların veya terörist faaliyetlerin
Cumhuriyetin ilk yıllarında köylü ve kentli vardı. Birbirine bulaşmazlar, herkes yerinde mutlu yaşardı. (Aslında yanlış yorumlanmış olan) “Köylü milletin efendisi” hikayesi ortalığı sakin tutmaya yeterdi. Geri kalan sorunları da İstiklal Mahkemeleri çözerdi. Ellilerde köylü kente gelmeye başladı ama azınlıkta kaldıkları için kent onları hazmediyordu. Altmışlarda akın hızlandı. Köylü de kentte