MAKALELER
Türkiye’deki reklam yarışmalarını, yıllardır azalan bir ilgiyle takip ederim. Bunun esas sebebi işimle ilgili öncelikler ise diğeri de içerik ve katılımın niteliğidir. Bahsi geçen yarışmalara ülkenin önde gelen yaratıcılarının katılmaması heyecanı ve meşruiyeti azaltıyor kuşkusuz. Onlar bunu bir prensip meselesi olarak ortaya koysalar da geçmişte katılmış olmaları, meselenin temelde ödül
Genelde futbol yazmamaya, yazsam da marka alanında kalmaya çalışırım. Ama bazen illa ki söylemem gereken şeyler oluyor. Bu yazı da onlardan. Önce tedbirimi alayım, sonra isteyen yine küfretsin. Eşim ve ailesi Fenerbahçelidir. Kadıköy’de büyüyorlar, muhite uyumlu olsunlar diye iki çocuğumu da Fenerli olmaya teşvik ettim. Aykut Kocaman Türk futbolunda en
Geçen ay Marketing Türkiye’de, ülkemizde yapılan odak grup (Focus Group) araştırmalarındaki yanlışları kaleme aldım. Sonrasında bazı tartışmalar çıktı. Araştırma konusundaki genel görüşlerimi burada kısaca özetleyim: • Türkiye’de doksanlarda gelişmeye başlayan araştırma sektörünün kuruluş döneminde doğal olarak yanlışlar, eksikler yaşandı. Ancak bugün sektör oturdu. Eğer çok ucuza kaçmazsanız dünya standardında araştırma
Mustafa Koç başbakana yerli otomobil markasının güçlüklerini samimiyetle aktardıktan sonra konu bir anda küllendi sanki. Akabinde Sanayi Bakanı bor yakıtlı TUBITAK otosuyla bir tur attı. Bakalım yerli oto maceramız bundan sonra nasıl gelişecek? Hemen belirteyim ki bu topraklardan çıkacak dünya markalarını iş ve misyon edinmiş ve bu uğurda rahat kariyeri
Annemden Duyduklarım Annem öğüt verendir. Başta kendi çocukları olmak üzere herkes için iyi şeyler düşünen ve doğruları söyleyen insandır. Durumu ve psikolojiyi iyi süzerek kişiye uygun yönlendirmelerde bulunur. Sabırlıdır, kızmaz, bağırmaz. İşte annemin elli yıldır tekrarladığı sözlerden öne çıkanlar: 1. “Önce vazife, sonra eğlence” lafı açık ara bir numaradır. Hayat
Devrim otomobilleri projesinde ısrar edilseydi bugün küresel rekabet gücüne sahip bir markamız olur muydu bilmiyorum. Şahsen pek ihtimal vermiyorum. Başlarda ısrar edilse bile muhtemelen arada bir yerde havlu atardık. Elli sene bizim memlekette uzun bir süre. Yine de Arçelik gibi küresel şirketler çıkarabilmiş bir ülke, çok istese bunu da başarabilirdi.
Üç sene önce Anadolu’lu orta boy bir gıda üreticisi müşterim için yepyeni bir konsept ve ürün geliştirdik. Kültürümüzde benzeri olan bir yiyeceği daha sağlıklı ve daha lezzetli bir formda pazara sunacağız. Tüketicinin bu haliyle bilmediği yeni ürünü anlatmak ve tutundurmak için ciddi bir pazarlama çabası gerekiyordu. Planımızı satış ekibine sunduktan
Bir markacı olarak yıllardır lisanslamanın memlekette ne zaman doğru uygulanacağını merak ediyor, yapılan zayıf işleri buruk bir heyecanla izliyorum. Bazı müşterilerimize önerilerimiz de oldu ancak hiç kabul görmedi. Başarısız örnekleri gösterdiler. Biz de her zamanki misyoner sabrımızla onların işi yanlış yaptığını, ürünün üzerine artiz resmi yapıştırmanın lisanslama olmadığını anlattık. Bu
Bilindiği gibi Karsan tarafından New York için tasarlanan Türk Taksiyle ilgili haberler aylardır gazetelerin sayfalarında ve internet sitelerinde yer alıyordu. Bu haberlerde Ford ve Nissan markalarının da yer aldığı ihalede çok büyük bir ihtimalle Türk Taksisi’nin seçileceği iddia ediliyordu. Ama en önemli sorunun cevabı verilmiş değildi; bu taksiden bir tane
Biz işimizi ağırlıkla Amerikalılardan öğrendik. Amerikan filmlerinden etkilendiğimiz kadar, Amerikalı yazarların iş, yönetim ve pazarlama kitaplarından da etkilendik. Meslek hayatımın ilk yıllarında New York merkezden gelen yöneticilerin sunumlarını ağzı açık dinlerdim. Sonra ilk konferanslar, yabancı konuşmacılar… Londra’dan gelen yaratıcıları da aynı hayranlıkla izledik başlarda. Ne kadar farklılardı ve ne ilginç