“Türkçe Rock” adına, teşekkürler Nilüfer 22.03.2011

Bir İngiliz müzik otoritesi “insanın 20-25 yaş arasında dinledikleri hayatı boyunca temel müzik zevkini” belirler gibi bir laf etmişti. Bana uyuyor açıkçası. 1982-1987 yılları arasında en çok ROCK müzik dinledim. Şu an Türkçe poptan klasiğe, türküden caza yerine göre her türlü müziği dinlerim ama ana damar, temel tercih rock müziktir; steril görüntüm aldatmasın.

Yetmişli yılların Eskişehir’inde dünya müziğine ulaşma imkanları kısıtlıydı. TRT’de ne varsa onu dinledik ağırlıkla. Arada Cem Karaca biraz rock temelli müziğe hazırladı kulaklarımızı, hepsi o. Yetmişli yılların ortalarından itibaren uzunca bir süre siyasi müzik ve arabesk hakim oldu piyasaya. Seksenli yılların başında ODTÜ yurtlarında evrensel müzikle tanıştık. Pink Floyd, Dire Straits, Deep Purple ve Queen o yıllardaki favori gruplarım oldu. İngiliz uzmanı doğrularcasına, tüm albümlerini aldığım, şarkılarını bildiğim yabancı gruplar da bunlardır hala.

Türkçe müzik ise 1983 yılında çıkan MFÖ’nün Ele Güne Karşı ve Sezan Aksu’nun Sen Ağlama albümlerine kadar yerlerde süründü. Bu albümler, yıllar süren iyi Türkçe müzik açlığımıza ilaç gibi gelmişti. Türk müziğinde önemli bir milat olan 1983, Tarkanları, Sertabları ve Şebnemleri ortaya çıkaran sürecin başlangıcıdır bence.

Doksanların İstanbul’unda çok iyi bir konser ve canlı müzik müdavimiydik. Ancak tercihlerimiz eşimden dolayı biraz caza kaymıştı ve açıkçası çok fazla da yerli rock grubu yoktu ortada. Yine de adı duyulmamış barlarda ilginç keşifler yapıyorduk. Sonra ikibinlerde kendimizi işe ve çocuk büyütmeye verdik. Maddi açıdan da çok rahat değildik. Ve de özellikle Anadolu yakasına taşındıktan sonra ortamlardan iyice koptuk. Türkçe rock ile ilişkim Mor ve Ötesi ve Şebnem Ferah albüm ve konserleriyle kısıtlı kaldı. Tabi heyecanı azalsa da hala gidilen MFÖ konserleri. Zaman zaman bazı isimler duyuyordum ama ne yalan söyleyim, hayranı olduğum birileri olmadı son dönemde.

Derken Nilüfer’in eski şarkılarını rock gruplarıyla yeniden yorumladığını duyduk. Albümü hemen aldık ve hayranı olduk. Neredeyse yeni bir milat yaşadım. Çok iyi bildiğimiz Nilüfer şarkıları pek bilmediğimiz gruplarca çok iyi yorumlanmıştı. Hala da evde en çok çalınan CD odur.

Evvelsi hafta da konsere gittik. Çok güzeldi. Sahne 12 grubun ara vermeden çıkmasına fırsat verecek şekilde başarıyla tasarlanmıştı. Bir grup sağ tarafta çalarken solda perde iniyor ve onun arkasında bir sonrakiler hazırlanıyordu. Grup önce kendi şarkısını seslendiriyor, sonra da Nilüfer ile düet yapıyorlardı. Bu sayede tüm grupların kendi şarkılarını da dinlemiş olduk.

Sahne alan gruplara ise hayran oldum. Ortamlardan bu kadar uzak kalmama hayıflandım. Bunlar seksenlerde, doksanlarda olacaklardı, herhalde kariyer filan yapamaz, bar müdavimi serkeş biri olurdum. Ya da iyimser ihtimalle birinin menajeri. Öncelikle hepsinde sound, sistem oturmuş. Müzikal altyapı çok sağlam. Sonra hepsi de ne yaptığını çok iyi biliyor. Yani duruşları, tarzları, hedef dinleyicileri net, buna uygun giyimleri, şarkı seçimleri de yerinde gibi göründü bana. Markacı deyimiyle kendilerini çok iyi konumlandırmışlar. Bir akıl, bir tercih ve vazgeçme seziliyor. Yani oturup ikişer şarkılarını dinleyip üçer soru sorayım, hepsi için MARKOD yazabilirim gibime geldi. Bravo arkadaşlar. Çok memnun oldum. Otuz yılda nereden nereye. Bizim çocuklar biraz daha büyüsün, tuzum da kurusun, akacağım rock alemlerine tekrardan merak etmeyin.

Konserin sorgulanabilecek tek yanı mekan idi. Giderken de düşünmüştüm “oturduğumuz yerde nasıl rock dinleyeceğiz?” diye. Öyle oldu. İzleyici ağırlıkla Nilüfer kitlesiydi. Bir de rahat koltuklara gömülünce ortam fazla coşamadı. Halbuki özellikle Şebnem Ferah ve Hayko Cepkin’de elektirik yükselmişti salonda. En son şarkıda Nilüfer biraz insanları dansa davet etse de kimse totoyu kaldırmadı. Nilüfer’in de öyle coşturan bir sahnesi yoktur zaten. Ama kadın gerçekten de işini çok ciddiye alan gerçek bir müzik insanı.

Albüm de satışlarda ilk sırada. Bir araştırma yapılsa temel alıcı kitle bizim gibiler çıkar herhalde. Acaba bu grupların fanları da bizimle aynı heyecanı duydu, aynı keyfi aldı mı bilemiyorum. Bir de konseri yaz sonunda ayakta ve bira içilebilen bir yerde tekrarlasalar çok iyi olacak. Bakalım yeni neslin ilgisi nasıl? Nilüfer’e bu grupları tanımama fırsat sağladığı için alenen teşekkür ederim.

Yorumlar
Bütün Yorumlar.
Yorumlar