Marketıng Türkiye
Başarının Yeni Tarifi Seksenlerin ortasında kariyerine başlayan bizlerin neredeyse endüstri standardı haline gelmiş basit bir kriteri vardı; “üç sene aynı yerde sayıyorsan bir problem var demektir”. Yani askeriyede olduğu gibi bir kaç yılda bir terfi almak normaldi. Alamazsan kariyerin iyiye gitmiyor demekti. Muhtemelen bir ihmal veya başarısızlık söz konusu idi.
Her türden ve boydan yazar, en büyük tatmini “ben söylemiştim” dediğinde yaşar.  Ben de zaman zaman geleceğe yönelik tahminlerde bulunup sonra da bunlar çıkınca aynı tatmini yaşayan biri olarak mutlu azınlığa dahil olduğumu itiraf etmekte sakınca görmem. Çıkmazsa da kimseye hesap sormuyorlar merak etmeyin. İşte yine bir kaç ay sürecek
Yirminci yılında Kristal Elma’yı hak ettiği yere getirecek, her yıl dozu artan itirazları ihmal edilebilir seviyeye düşürecek sistemi kurup işletecek birikimi kendimde/ekibimde gördüğüm  ve bunu bir anlamda milli görev gibi de düşündüğüm için Reklamcılar Derneği’ne ve sektöre aşağıdaki açık teklifi sunmayı uygun buldum: Kristal Elma Neden Önemli? Bazı reklamcı dostlar
Uzun Vadeli Kötümser Senaryo Küresel ısınma dünyayı yaşanmaz hale getirir. Büyük göçler, su savaşları yaşanır. Dünya nüfusu geriler, ekonomiler çöker ve pazarlama diye bir şey kalmaz. Uzun Vadeli İyimser Senaryo Küresel ısınma dünyayı yaşanmaz hale getirir. Büyük göçler, su savaşları yaşanır. Ekonomiler geriler. Gelir düzeyi yüksek azınlıklara mal satmak zorlaşır
Facts&Feelings Ailemde başını örten kadın yok Ancak ülkedeki yetişkin kadınların %60-70’inin başını örttüğünü biliyorum Şahsen kimsenin örtünmediği bir ülkede yaşamayı tercih ederim Ancak bunun için yapılacak en ufak zorlamayı insanlık dışı bulurum Türkiye’den gitmeyi ise aklımın ucundan dahi geçirmem Türbanın siyasi simge olduğu görüşünde değilim Ancak gerilimin artmasıyla simgeleşme motivasyonunun
Dili çok önemsiyorum. İnsan olmanın da millet olmanın da en önemli ayrıştırıcılarından biri olarak görüyorum. Dili korumanın kültürü ve ulusal egemenliği korumanın önkoşullarından biri olduğuna inanıyorum. Bir araştırmam yok ama bir dilde en çok kullanılan kelimelerden birinin o ülkenin para birimi olduğunu tahmin ediyorum. Her gün yüzlerce kez bir şeyin
Tüketiciyi Bilinçlendirmek Sen kimsin kardeşim; Milli Eğitim Bakanı mı yoksa ulu önder mi? Bu görevi kendine ne cüretle biçiyorsun? Hem tüketicinin bilinçsiz olduğunu nereden çıkarıyorsun? Zaten asker de üst düzey bürokrat da “bu insanlar kendi kendine bi halt edemez” deyip eziyor, üstüne bir de sen yükleniyorsun. Yazık bu millete. Bizim
Şimdi şaka gibi geliyor ama altmışlarda ülkede Türk pop müziği bestecisi yoktu, “aranjman” dinlenirdi, Doğumu yetmişlerde gerçekleşen Türk popunun miladı 1974 tarihli Toplu İğne  yarışmasıysa, kısır başlayan seksenlerin ortalarında gelen “Ele Güne Karşı” ve “Sen Ağlama” albümleri de ikinci çıkış döneminin habercileridir benim gözümde. Öte yandan, Türk popunun patlayıp olgunlaştığı,
Geçen ay bir günlüğüne Almanya’ya fuara gittim. Akşam otele vardım ve yemeğe çıkana kadar odada yaklaşık 45 dakika CNN izledim. Rastladıklarım şöyle: “Angola’ya yatırım yapın” reklamı. Nijerya’nın imajını (corruption vs) düzeltme program tanıtımı Mısır’ın turistik tanıtım reklamları Air Malta vesilesiyle Malta’ya ve Malta’lı olmaya dair bazı değerlerin yüceltildiği bir reklam
Philip Kotler son kitabının ilk sayfasında değişen dünyadan bahsediyor ve en önemli gelişme olarak da “artık tüketici kral” diyor. Kitaba devam etmedim çünkü bu laftan bıktım ve doğru  olmadığını düşünüyorum. Tüketicinin kelimenin gerçek anlamıyla kral olduğunu varsayarak yola çıkan, yani güç dengelerini hesaba katmadan sadece işini daha iyi, ya da