Bugün yaşadığımız dünya genel olarak bilgi toplumlarının egemenliği altında… Hal böyle olunca toplumların bütün segmentlerinde yasayan insanlar istedikleri her türlü bilgiye her an ulaşabiliyorlar.Bunun sağladığı yararlar üretilen ürünler ve ortaya çıkan markalar için avantajlı gibi görünse de artık her şey eskiden göründüğü kadar toz pembe değil.Dünya hergün hızlı bir şekilde gelişmekte ve ortaya her geçen gün yeni kavramlar, yeni teoriler ve yeni buluşlar çıkmakta. Konuyu tüketici gözünden incelemek gerekirse ortaya şöyle bir portre çıkıyor. Tüketiciler artık çok yoğun bir şekilde bilgi bombardımanına uğramakta ve bu bilgi bombardımanı altında istedikleri ürünleri seçmekte bir hayli zorlanmaktadır. Tüketicilerin göstermiş olduğu alım davranışları seçtikleri her ürün için farklılıklar göstermektedir, bu farklılıkları anlayıp ona göre çözüm stratejileri geliştirmek ise firmaların ve tüketiciyle üretici arasındaki köprüyü kurmakla yükümlü olan iletişimcilerin işidir.
Tüketiciyle arasındaki iletişimi en üst seviyeye çeken firmalar, bu firmalar için doğru iletişimin rotasını belirleyecek olan stratejistler ve reklamcılar bu dönemde en gözde topluluklar olacaklardır. Bunun sonucunda ortaya bir takım çalışmasının ürünü olan sağlam ve karakterli markalar çıkacaktır.
Markalaşma kavramı artık bugünün düş toplumunda ( Dream Society) yaşayan bütün kurumlar için hayati önem taşımakta. Nedeni ise çok basit bir teorinin altında yatıyor.
Düş toplumundaki amaç, tüketicilere bilgiyle değil bir takım soyutsal ifadelerle bir şeyleri sunmaktır.Yani artık tüketici için olmazsa olmaz olan şey, ürünlere veya sunulan hizmetlere eklenen bir takım duygusal anlamlar, duygusal vaatler veya çıkarımlar olacaktır.Bu aslında bir bakıma çıkar ilişkisi gibi gorünmektedir. Yani; markalar tüketicinin ihtiyaçlarını ne kadar iyi anlayıp ona göre ne kadar anlamlı duygularla tüketicinin karşısına çıkarlarsa, tüketici de bu sayede markayı benimseyecektir. İşte markalaşmanın ve marka olmanın sihiri burda yatıyor.Markalaşma sadece farklı olmayı değil birazda gelecek bilimci olmayı öngörür.Bunun içinde markayı uzmanların eline bırakmak ya da uzman bir kadroyla organizasyonu yürüterek çağın bütün dinamiklerini ve yeniliklerini önceden görmek, bunu tüketicinin ihtiyaçlarına göre harmanlayarak ortaya farklı stratejiler koymaktır.
Ülkemizin şu anki global sektörde en bilinen markası hiç kuşkusuz Mavi Jeans. Mavi Jeans bence amacı markalaşmak olan çoğu kuruma ders niteliği taşıyan işlere imza atmakta. Gerek ana caddelerde birden fazla açmış olduğu ve bunun sayesinde marka imajını sürekli tüketicinin gözünde sıcak tutan mağazalarıyla, gerekse de yapmış olduğu reklam kampanyalarıyla ve en önemlisi konumlandırmasıyla global olmayı hak eden bir şekle büründü. Çok oluyoruz derken bunu sadece içi boş bir konumlandırma stratejisinden çok, markanın çıkardığı her yeni üründe farklılaşmasını sağlayan teknolojik gücünü gösterdi. Türk halkının yıllardır özlemini çektiği yurtdışında bilinen ve tanınan bir marka olma duygusunu da yapmış olduğu her reklam kampanyasında tüketiciye çok sıcak bir şekilde yansıttı ve yansıtmaya devam ediyor.( Mavi Indivage ) Darısı diğer markalarımızın başına diyor ve Mavi Jeans’e hep böyle kal diyorum.
Bugün dünyada var olan giyim kuşamla ilgili trendlere bakıldığında genelde bir eskiye dönüş modası hakim. İspanyol paça pantalonlar, yakası kürklü montlar Spor giyimde ise Converse bu eskiye dönüşten nasibini alan ender markalardan. Bundan yaklaşık 10 sene önce çok tutulan boğazlı modeli şu an içerdiği nostaljik hava sayesinde mağazalarda özellikle gençlerin gözdesi durumunda. İşte marka demek tüketicisine fiziksel faydanın yanında birtakım duygusal faydalar da sunmak demek. Bu ikili arasındaki ilişki ne kadar sağlam temelli olursa aradan yıllar geçse dahi sadakat kaybolmaz. Tıpkı Converse örneğinde olduğu gibi.
İşte, markalaşma gerçekten zahmet isteyen ve üzerinde doğru stratejiyle çalışılırsa sonunda sadakat ve bağlılıkla biten mutlu bir son.Önemli olan tüketicinin ihtiyaçlarını iyi saptayıp, tüketiciye anlamlı vaatler sunup , uzun soluklu yaşanacak bir birlikteliğin temellerini sağlam atmak. Bunu başaran firmalarımız birgün mutlaka global pazarda güçlü birer marka olarak hak ettikleri yeri alacaklardır. Esen kalın…
Güven Borça
Marka Danışmanı