İslamiyeti Dışlayan Bir Marka Kimliği Olamaz 01.02.2003

Dünyada kendini en iyi markalaştırmış ülkelerin başında Fransa geliyor. Özellikle de Paris. Yemek yiyip sokaklarda dolaşmak için yılda 60 milyon insan gidiyor. Tabii o kadar basit değil ama Türkiye’de, Fransa’nın beş katı orjinal malzeme var ve beşte biri kadar insan geliyor. Marka iletişiminden en iyi yaralanan ülke ise ABD. Onca kötü şeyi başarıyla örtüyorlar. Hatta CIA ve benzeri kurumların çevirdikleri dolapları film yapıp insanları hayran bıraktırıyorlar. Olağanüstü bir iletişim başarısı. Bir ülkenini marka kimliği ve konumlandırılması ile turistik tanıtım farklı şeyler. Tabii ki birbirini etkiliyor ama bilmemiz gereken şey turistik tanıtımla ülke konumlandırması değişmez. Ülke konumlandırması salt iletişimle de değişmez. Ülkede yapısal anlamda da ciddi değişimler olması gerekir. Ülke konumlandırması, ülke(ürün) gerçeğinden de fazla uzakta olamaz. Türkiye’nin insan haklarıyla somutlaşan konumlandırmasında son dönemde AB ile yaşananlardan ve 11 Eylül’den sonra giderek İslami kimliğin öne çıktığını düşünüyorum. Bunları ölçmek lazım, ezbere konuşmak olmaz. Ancak emin olduğum bir şey varsa Türkiye müslüman kimliğinden çok uzakta bir konum sahibi olamaz. Aksi yöndeki çabalar boşunadır, ancak turistik tanıtımda işe yarar.

Ülke nüfusunun tamamı müslüman ve Avrupa bizi AB’ye müslümanlar girsin mi diye tartışıyor. Bu durumda Türkiye’nin yapabileceği İslamın barışçı/yeni (gerçek) yüzü olarak kendini konumlandırmak ve laiklik-demokrasi gibi unsurları öne çıkartıp, altını da uygulamalarla doldurmak olabilir. İslamiyeti dışarıda tutan bir marka kimliği ve iletişim planı başarıya ulaşamaz. İlgi çekmez, inandırıcı olmaz. Önce ilgili ülkelerdeki algılamaları ölçmek için kapsamlı araştırmalar gerekir. Sonrasında yabancı danışman desteği de alan bir takım oluşturulup ülke konumlandırma ve kimliği üzerine kafa yormak, teknik çalışma yapmak lazım. Sonra da ortam müsait olursa entegre iletişim başlar.

Şu sıralarda Türkiye’den çıkacak kişisel marka girişimlerini çok önemsiyorum. Futbol, basketbol ve atletizmdeki başarılardan sonra bir de dünya güzelimiz oldu. Ülkede global alanda yapacak bir şeyi olan herkesin önümüzdeki iki yılda elinden gelen çabayı göstermesi gerekiyor. Modacılarımız, müzisyenlerimiz , bilim adamlarımız çabalarını yoğunlaştırıp, kendilerini iyi pazarlamalılar. Ben de kendi adıma bir-iki global girişimde bulunacağım.

Yorumlar
Bütün Yorumlar.
Yorumlar