Madonna’nın Sahnesi 13.06.2012

Madonna konserinde bizim olduğumuz üst tribüne ses çıkmadı. Mesafe de çok uzaktı. O yüzden olaya giremedik. Sonra oğlanın başı ağrıdı ve uykusu geldi. Küçük çocuğu götürmek hataydı belki ama konserin çok geç başlamasının da payı oldu bunda. Neticesinde Madonna konserini yarıda bırakıp çıktım. Kızım ve eşim kaldılar ama onlar da çok keyif almamışlar. Kaldı ki Madonna ailemizin müzik zevkinin ortak paydasıdır. Yani kategorik bir ret söz konusu değil.

“Olur böyle vakalar” diye eve döndük ancak sonrasında bazı yazarlar “biz eğlenmeyi bilmiyoruz” türünden başlıklar atınca bir pazarlamacı yorumu yapmak şart oldu.

Öncelikle biz pazarlamacılar “müşteri daima haklıdır” prensibi çerçevesinde düşünür ve hizmet veririz.
Yani X sanatçı şahaneydi ama millet anlamadı, eğlenemedi ve hatta biz eğlenmeyi bilmiyoruz gibi yorumlar yapmayı doğru bulmayız. Bu tür yorumları muhtelif toplum mühendisliği projelerine yol açabilecek tehlikeli fikirler olarak görürüz, ayrı konu.

Gördüğüm ve okuduğum kadarıyla Madonna’nın sahne şovu teknik açıdan mükemmeldi. Ancak izleyiciyle duygusal bir bağ kuramadı. Yapılan iş müzik aleminin zirvesi olabilir ama bir o kadar da mekanik, uzak, din ve şiddet ögelerinin fazla olduğu bir gösteriydi. (Yine de bunu için bir araştırma yapılması gerekir.) Bence çok Amerikan, çok Playstation, çok fazla kurgu ve pazarlama tasarımı idi. O yüzden öndeki grup dışında Türk izleyicisine değmedi. Bizim insanımız müzikten çok söze, danstan çok muhabbete değer verir. Küçük bir dokunuşla dahi bunu becerebilirlerdi.

Madonna 26 ülke için tasarlanmış global bir gösteride bir Türk açılımı yapmak istemeyebilir. Ticari açıdan uygun da olmayabilir. Haklıdır ama bundan keyif almayan seyirci de haklıdır. Bu açıdan bakıldığında bence Madonna’nn “sahnesi iyi değildi”.

Madonna global bir marka ve global bir ürün hazırlamış. Ben olsam yerel tatlar katardım. Ayrıca pazarlama dünyasında artık samimiyetin, sahiciliğin öne çıkmaya başladığını düşünüyorum. Hollywood sinemasının duraklaması ve Oscar’daki Fransız (Maalesef Amerikaların saygı duyduğu Amerikan olmayan tek millet onlar) vurgusu da bundandır.

Global markaların yerel açılımları bizim üzerinde çok çalıştığımız bir meseledir. Müzik alanında birkaç küçük işimiz oldu ama genelde sektörün cebinde akrep olduğu için bizim için verimli bir iş alanı haline gelemedi. Yine de birkaç laf edecek gözlemim var. Organizasyonun yerel ortağı BKM çok takdir ettiğimiz bir kurum. Bu toprağın dilin en iyi onlar anlıyor ve evrensel standartlarda ürünlere dönüştürüyorlar. Amatör bir ruhla çalışıyorlar. Ama galiba Madonna işinde fazla amatör kaldılar. Sahne önündeki üçgende coşup eğlenmek onlara yetti gibi görünüyor.

Madonna iyi bir iletişimciyle kafa kafaya verse, ona birkaç cümleyle Türk milletinin kalbini kazanmasını sağlayacak aklı verirlerdi. Doğru soru ve doğru cevaplarla, konserde edeceği iki lafla iyi manşet olurdu. Kendisi bizi umursamıyor, Amerikalılar genelde dünyayla ilgisiz olabilir. Ama bizim insanımız da umursanmak ister. Herkes umursanmak ister. Ona göre de notunu verir, yargısını oluşturur. Dünya ekonomisinin yüzde birini oluşturan Türk pazarı onlar açısından ihmal edilebilir ise ben bunu anlarım. Ama lütfen bunu bahane edip millete çakmasın kimse. Millette bir sorun yok. Hiçbir zaman da olmaz. Çünkü müşteri daima haklıdır.

Yorumlar
Bütün Yorumlar.
Yorumlar