Kültürel Direnç Noktaları:
Kültür ve tüketimle ilgili dizimizin son bölümünde, bir pazarlamacı değil de vatandaş olarak düşünüp korumamız gereken kültürel değerlerimizi sıralayacağım.
Kuyu suyuna karşı kaynak suyu:
Coca Cola tüm dünyada yaptığı gibi bizde de işlenmiş kuyu suyunu on yıl kadar önce pazara verdi ve uzun süre destekledi. Bu, çok uluslu dev bir firma için doğaldır. Bir kaynağa bağlı kalmadan bulacağı suyu işleyecek ve karlı bir şekilde satacak. Ülkenin su kültürü umurunda mı? Halbuki bizim kültürümüzde su önemlidir. İnsanlar iyi su için kuyruğa girer, fazla para öder. Çaydan ayrana, hoşaftan rakıya bir sürü ürün de iyi su gerektirir. Neyse ki toplum bu işe tepki gösterdi. Esas önemlisi, işlenmiş suyu insanlar beğenmedi. Coca Cola Turkuaz’ı bırakıp Damla ile kaynak suyuna döndü. Sanırım uzunca bir süre daha kimse denemez.
Dandik yoğurt:
Daha az ve daha niteliksiz süt ile yoğurt yapmanın yolunu arayan dev endüstriyel yoğurtçular 2009 yılında yoğurtta kuru madde sınırını kaldıran ve protein oranını düşüren bir yasal düzenleme yaptırdılar ancak sektör bu konuda basiretli davrandı. Kuru maddesi düşük yoğurda çocuklarımızın alışması hem kültür, hem de halk sağlığı açısından olumsuz sonuçlar doğurabilir. İş askıda, uyanık olmak lazım.
Süzme peynir:
Klasik Türk tipi beyaz peynir üretildikten sonra altı ay dinlendirilip satışa sürülür. Özellikle yüksek enflasyon döneminde ticari açıdan verimli olmayan bu duruma çözüm olarak otuz sene kadar önce hızlı (kültürlü) beyaz peynir üretimi başladı. Peynir fiyatları düştü ve tüketim arttı. Bugün ülkede üretilen beyaz peynirin %80’den fazlası kültürlüdür. Ama her iki yöntemle de 7-8 kilo sütten bir kilo peynir elde edilir. Sadece biri daha hızlandırılmış bir süreçtir. Şimdi “Süzme Peynir” diye bir şey çıktı. Filtrasyon ve yüksek basınçla şekillendirilen bu çakma üründe 4-5 kilo sütten bir kilo peynir alınır. Ben tadını beğenmesem de piyasada tuttuğuna şahit oluyoruz. Tedbir olarak gıda kodeksi yenilenmeli peynir tanımlarını netleştirilmelidir. Peynir üreticileri klasik peynirimize “klasik” diyemiyorlar çünkü yasak. Yeni bir düzenlemeyle altı ay bekleyen ürüne Türk tipi klasik beyaz peynir, 7-8 kilo sütten yapılana beyaz peynir ve 4 kilo sütten yapılana da (dandik) süzme peynir diyerek net bir şekilde ayrıştırmalıyız.
Türk sucuğu
Dünyada et şarküteri ürünlerinin fiyatını düşüren domuz etidir. Bizim üreticilerimiz de makul bir fiyata şarküteri ürünü sunabilmek için tavuk ve tavuk artığı (MDM) kullanırlar. Tavuk, özellikle tavuk artığı ucuzdur ama tadı bu işlere uygun değildir. Tadını düzeltebilmek ve raf ömrünü uzatabilmek için ciddi aroma ve koruyucu kullanılır. Neyse ki bu alanda yasa koyucu basiretli davranarak neyin üzerine SUCUK yazılabileceğini belirtmiştir. Bu hareket pazarı daraltsa da sapla samanın karışmasını önleme açısından iyi bir harekettir. Örnek olmalıdır.
Türk çayı
Ülkemizin milli ürünü olan çay tarımının gerektirdiği özeni Karadenizli çiftçiden beklemek, çok uluslu şirket CEO’sundan beklemekten farksızdır. Bizde üretici 2.5 yaprak gerekirken 6-7 yaprak toplar, odun kısmı çok fazla olan yaş yaprağı hasat edip bunu özel sektöre satar. Özel sektör de bu yaş çaydan kalitesiz çay elde eder. Budama teşvikleri suistimal edilir ve daha da önemlisi şu sıralar ekonomik ömrü dolmaya başlayan çay fidelerimizin yenilenmemesi durumunda zaten dünya ortalamasının altında olan Türk çayının niteliği daha da düşecektir. Popülist ya da değil, çay tadını korumak adına radikal şeyler yapma ihtiyaç vardır.
Kapalıçarşı ve diğer çarşılar
Kapalıçarşı’yı AVM’leştirme niyeti son zamanlarda açıkça ifade edilir oldu. Aman dikkat. Lütfen burasını koruyalım. Memleketin her tarafını birbirine benzer AVM’lerle doldurduk. İleride bunun zararlarını daha net bir şekilde göreceğiz. İhtimal ki eski çarşılarımızın kıymetini anlayıp oralar için bir şeyler yapacağız. Bu tehlikeyi şimdiden sezip tedbir alalım, Kapalıçarşı’yı kimliksiz ve kişiliksiz hale getirmeyelim.
Türk Hamamı
Türk hamamının standardı nedir? Kaç derece su, nasıl bir teknik donanım gerekir? Dolma yenir mi? Sauna teknolojisi ve kültürüyle ilgili bildiklerimizin yarısını hamam için söyleyemiyoruz maalesef. Yurt dışından gelen turistler otellerde gördükleri her ısıtılmış mermerli odayı Türk Hamamı zannediyorlar. Gelen turistlerden bir “hamam parası” dahi kazanamıyoruz. Buna da bir el atılması lazım.