Beşinci Element 10.01

 

Kişisel Değerlendirme

Akbank

1……10
Vurucu 7
Tek fikir üzerine kurulu 8
Hedef izleyiciye uyar 8
Ürün filmin kahramanı 4
Zevkle izlenir 9
Markayı güçlendirir 6

 

Şöyle bir sahne hayal ediyorum: Akbank Genel Müdürlüğü’ndeki büyük toplantı odası. Yeni çekilen reklam filminin galası için tüm üst yönetim toplanmış. Odada normal TV var ama etkiyi artırmak için özel sistem kurulmuş. Oda karartılıyor, start düğmesine basılıyor ve sinema için kesilmiş en uzun versiyon perdeye yansıyor…Herkes sus pus. Küçük bir kız çocuğu, arkadaşıyla kırda bayırda bisikletle geziyor. Ne harika bir dünya orası. O ne güzel çekimler, özenli oyuncu ve kıyafet seçimleri. Her şey en ince ayrıntısına kadar düşünülmüş. Neden bu memleketten Hollywood ayarında sinema filmleri çıkmaz ki?İnsanlar gevşiyor, gözlerde bir mutluluk ifadesi, kafalar hafifçe sallanarak ön onay veriliyor. İşte Akbank’ a bu yakışır.

Yaz başında Akbank’ın, dostluk temalı yeni reklamları vizyona girdiğinde şöyle yazmışım: “Akbank’ın yeni iletişim dönemi, ürüne yönelik fazla bir şey söylemeyen klip tadında filmlerle açıldı. Bu tema birkaç versiyonla işlendi, pekiştirildi. Buraya kadar itirazım yok, yeni bir iletişim platformu oluşturuyorsunuz. Peki bundan sonra Akbank yeni sanatçılarla yeni klipler çekip hep aynı şeyi mi söyleyecek? Hayır! Verdiği dostluk vaadinin içini doldurmalı. Yeni ürünler, farklı fikirler önermeli”.

Beklentim, ilk seriyi takiben dostluk temeli üzerine kurulu ama ürüne/faydaya yönelik, özellikli işlerin gelmesiydi. Burada da temel kuşkum, somut ürün yararlarını ilk reklamlarda oluşturulan aşırı duygusal atmosferle nasıl bağdaştıracaklarıydı.

Evet böyle işler gördük ama sadece biraz da ürün görünsün diye yapılmış zorlama versiyonlar. Sonra da karşımıza ikinci bir ana tema çıktı; Özgürlük. Yeni bir şarkı, yeni karakterler, yeni bir dünya, yeni yeni filmler yani.

Klip çekimlerine devam edilebileceğini tahmin etmiştim ama böyle yeni bir sayfa açılabileceğini düşünmemiştim. Ne kadar safmışım! Gerçekten de bu derece saflıkla, Türkiye gibi bir ülkede iletişime yönelik staratejik değerlendirmeler yapmamın sütun israfı olduğunu düşünmeye başladım. Bir de kılıflar uyduruyorum ilk seriye, yeni bir platform oluşturuluyor filan diye. Ne gülmüştür ajanstaki arkadaşlar. Yahu karşında Türkiye’nin en sorgusuz-sualsiz para harcayan reklamverenlerinden biri var. Tabi ki enfes prodüksiyonlarla etkileyip, stratejik olarak da işi bir diziye çevirmenin altyapısını hazırlayacaksın.

Zaten bankacılık krizde, ortada banka reklamı görünmüyor. Bilinirlik ve beğeni had safhada. Satışlar mı? Akbank’ın böyle bir sorunu yok ki zaten. En güvenilir özel banka olarak halkın ilgisine mazhar olmuş bir mevduat bankasıdır Akbank. Ticari olarak mükemmel bir başarı, takdir etmek dışında diyecek hiçbir şey yok. İşte o zaman iletişimin rolü de çiziliyor. Yani ne yapsan pek fark etmiyor. Bir şekilde reklam oynayıp görünürlük sağlansın da…Çark zaten dönüyor.

Değerlendirme bu olunca, reklamlardaki ürün değinmelerine hiç gerek kalmıyor aslında. Bu kliplerde, ayıp olmasın diye ucundan ürün göstermek için zorlanıldığı belli. Hele kısa versiyonların bence fazla iletişim değeri yok.

Peki bu seri gelecekte nereye gider? “Dostluk” temasının ardından “Özgürlük” temalı reklamlar geldi. Bence buradan bir dörtlemeye gidiliyor. Hava-su-toprak-ateş gibi. Dostluk-özgürlük-(ve mesela) çalışkanlık-gurur. Sonra da finalde hepsi “Beşinci Element” etrafında toplanacak ve mükemmelliğe ulaşılacak. Ve bizi dünyamıza musallat olan şeytandan koruyacak. Bu son filmi Luc Besson çekmeli ve Bruce Willis gelmese de Milla Jovovich mutlaka olmalı.

 

 

Yorumlar
Bütün Yorumlar.
Yorumlar