Kişisel Değerlendirme Akbank 1……10 Vurucu 7 Tek fikir üzerine kurulu 8 Hedef izleyiciye uyar 8 Ürün filmin kahramanı 4 Zevkle izlenir 9 Markayı güçlendirir 6 Şöyle bir sahne hayal ediyorum: Akbank Genel Müdürlüğü’ndeki büyük toplantı odası. Yeni çekilen reklam filminin galası için tüm üst yönetim toplanmış. Odada normal
Kişisel Değerlendirme Akbank (Sigorta) 1……10 Vurucu 7 Tek fikir üzerine kurulu 8 Hedef izleyiciye uyar 8 Ürün filmin kahramanı 4 Zevkle izlenir 10 Markayı güçlendirir 8 Akbank’ın dostluk temalı yeni reklamları genelde büyük beğeni kazandı. Şarkısı dillere düştü, hit oldu. Stratejik olarak bakıldığında da yeni mesajının eskisine göre
Kişisel Değerlendirme Maximum Card 1……10 Vurucu 8 Tek fikir üzerine kurulu 8 Hedef izleyiciye uyar 7 Ürün filmin kahramanı 5 Zevkle izlenir 8 Markayı güçlendirir 6 Kart savaşlarında geri kalmaya başlayan İş Bankası, Maximum Kart ile ciddi bir atağa geçmiş görünüyor. Benzeri durumlarda sık görüldüğü üzere, ayakları yere
Kişisel Değerlendirme Shop&Miles 1……10 Vurucu 10 Tek fikir üzerine kurulu 8 Hedef izleyiciye uyar 8 Ürün filmin kahramanı 6 Zevkle izlenir 9 Garanti markasını güçlendirir 9 THY markasını güçlendirir 6 Yeni Shop&Miles reklamı başarılı bir iş. Uçakla seyahat eden kesim için karşı konulmaz cazibede bir ürün. İddialı ve
Kişisel Değerlendirme İmar Bankası 1……10 Vurucu 3 Tek fikir üzerine kurulu 10 Hedef izleyiciye uyar 7 Ürün filmin kahramanı 8 Zevkle izlenir 1 Markayı güçlendirir 4 İmar Bankası reklamlarını sayfama alıp analiz etmeme şaşıranlar olabilir. Şaşırmayın çünkü bu vaka satış fikriyle reklam fikri arasındaki farkın ders niteliğinde bir örneğidir.
Bu köşede gelecek haftadan itibaren reklam hakkında yazacağım. Ancak bildiğimiz tarzda reklam yazıları olmayacak bunlar. Sloganların, cıngılların ardında yatan iş gerçeklerini, olayların özünü irdelemeye çalışacağım. Alışageldiğimiz reklam yazıları genellikle yapılan işi (1) sosyal boyutuyla, yani çocuklarımıza kötü örnek olup olmadığıyla ve (2) yaratıcı yönüyle değerlendirir. Çoğu zaman da yaratıcı fikirden
Çocukken bize öğretilen resmi tarihe şüphe etmeden inandım. Büyüyünce tarihin “yazıldığını” anladım. İletişimci gözlüğünü takınca tarihin güç sahipleri tarafından ihtiyaca göre yazıldığını idrak ettim. Ve bu yaşımda author ile authority arasındaki ilişkiyi keşfettim. Dünyanın yakın tarihini batı yazdı. Özellikle bugün yerleşik olan yargıların çoğu 18 ve 19. yüzyılda
Solculuk, geniş kitlelerin çıkarları için kendi durumundan fedakarlık edebilecek, paylaşımcı, sorumluluk sahibi ve (genelde) tuzu kuru insanların işidir. Solcular ağırlıkla okumuş, aydın, rasyonel kişiler olup en temel çelişkileri halka hitap etmeyi “popülist” bulmalarıdır. O yüzden genelde millet ile aynı dili konuşamazlar. Sağın ortalığı iyice batırdığı dönemlerde ve/veya sıra dışı liderlerle
Bu topraklardan dünya markası çıkar mı? başlıklı kitabımda küresel şans verdiğim markalarımızı listelemiştim. Geçen on yılda fazla sürpriz yaşamadık. Öte yandan, Turquality gibi bir destek programı çıkmasına rağmen gelişme umduğumdan yavaş oldu. Özellikle de hazır giyimde. Güncel listem aşağıda. Sıralamada ciro, büyüme, sektörün rekabet şansı, fikrin sağlamlığı ve kurumdaki markalaşma
Dünyanın bir çok yerini gezdim, iki şehirde çok sıkıldım; Zürih ve Toronto. Birine seksenlerde, diğerine doksanlarda gitmiştim. İlla ki zamanla değişmişlerdir (ancak olumlu yönde mi bilemem). Bunlar çok modern şehirlerdi ama beni sıkan hayatın durağanlığı, heyecansızlığıydı. Ruh yoktu. Bu yüzden İskandinavya’ya da hiç gitmedim mesela. İstemedim. Sonra, birkaç yıl önce