Futbol bir tenis veya basketbol gibi skorun sürekli değiştiği dinamik bir spor değildir. Bazen doksan, hatta yüz yirmi dakika izlersiniz gol olmaz. Skorun değişmediği, kazananın olmadığı bir oyunu izlemenin neden eğlenceli olduğunu bazı insanlar hiç anlamaz. Haklıdırlar çünkü taraftarlık veya futbolseverlik başka bir ruh halidir. Futbolu sporun ötesinde bir tutku
Şirketlerde yöneticilerin, finansçıların, yatırımcıların kullandığı çok sayıda mali tablo üretilir. Bunlar arasında en temel üç tablo öncelik sırasına göre şunlardır: 1.Kar-Zarar (P&L) Satış Geliri – Maliyet/Masraf = Kar 2.Bilanço (Balance Sheet) Aktif = Pasif (+özkaynak) 3.Nakit Akış (Cash Flow) Faaliyet + Yatırım + Finans Yani bize kurumsal iş dünyasında
Dış ticaret dizimizin son bölümünde, muhtemelen dünyada yatırım fırsatları adına en çok tartışılan bölgelerden biri olan Afrika’yı inceleyeceğiz. Gerçekten de buradaki fırsatları görmek, doğru yerde doğru işleri yapabilmek ve para batırmadan işi sürdürmek hiç kolay değil. Çin’in Afrika’da gaza basmasının bir nedeni de o zorluklar ve aynı koşullar bize de
Dış ticaret dizimizin dördüncü bölümünde Kuzey ve Güney Amerika pazarları hakkında görüş ve önerilerimi yazacağım. Kuzey Amerika Kanada ve Meksika’da bir ticari deneyimim olmadı. Sadece bazı müşterilerim ABD’ye mal satarken basamak olarak kullanıyorlar. Bu ikisi Çin’den sonra ABD’nin en fazla ithalat yaptığı ülkeler zaten. O yüzden ABD üzerine yazacağım çünkü
Dış ticaret dizimizin üçüncü bölümünde Avrupa pazarı hakkında görüş ve önerilerimi yazacağım. Aslında herkesin en iyi bildiği ve ihracatımızın en yüksek olduğu pazar AB ülkeleri. Tam da o yüzden, artık Avrupa’yı düz bir ihracat pazarı olarak görmenin ötesine geçip buralarda kalıcı olmayı ve katma değer yaratmayı teklif ediyorum. Avrupa pazarlarında
Geçen hafta Rusya ile başlayan dış ticaret serimize Asya ülkeleri ile devam ediyoruz. Çin’den sonra Asya’nın en fazla ithalat yapan iki ülkesi Kore ve Japonya’ya yönelik hiç pazarlama faaliyetinde bulunmadığım için onları pas geçeceğim ama kalite standartları, kuralları ile zor piyasalar olduğunu duyuyorum. Muhtemelen bu nedenle, ihracat rakamlarımız da düşük
Türkiye’nin ana ihracat pazarlarından AB ve ABD ile olan ticareti görece istikrarlı ama diğer ülkelerle olan ilişkiler ekonomik ve politik durumlara göre hızla değişebiliyor. Özellikle Orta Doğu ve Kuzey Afrika ile olan ticaretimiz siyasetten çok etkileniyor. Ancak, Libya, Mısır, Suriye vakaları tamamen politik olsa da örneğin Rusya ve İran ile
İş ve yönetime dair bir çok konuda olduğu gibi, kurumsal sosyal sorumluluk terimi de yirminci yüzyılda Amerika’da kavramlaştırılmış ve bir iş pratiği haline gelmiştir. Halbuki temelleri insanlık kadar eskidir. Sümer tabletlerinde işçilerin dinlenme saatleri vb hakları konusunda bilgiler yer almaktadır. Tüm dinlerde iş ahlakı ve toplumsal dayanışma konularında yönlendirmeler vardır.
Tabii ki Vehbi Koç, Nejat Eczacıbaşı gibi vizyoner liderler sayesinde bu işleri çok önceden bilen ve uygulayanlar oldu ama genel olarak Türkiye iş dünyası kurumsallaşma fikri ile seksenlerde tanıştı. Sayısı artan yabancı şirketler, küreselleşme, hayatımıza yeni giren yönetim kitapları, eğitimleri, konferanslar, medyada artan ekonomi gündemi filan…o aralar ciddi bir zihinsel
Kristal Elma reklam ödülleri doksanların başında çok önemli ve değerli bir etkinlikti. Tüm sektör törende buluşur, ödüller ve kazananlar uzun süre gündem yaratırdı. Zamanla jüriye ve seçim sistemine itirazlar başladı. Bazı ünlü reklamcılar boykot etti ve giderek etkisi azaldı. Sonra bir dönem seminerler ve konferanslarla zenginleştirildi ve ilgi arttı. Ama