Bülent Eczacıbaşı’nın son kitabı Aklımızda Bulunsun, “iş insanları için denemeler” alt başlığı ve mütevazı girişi ile dikkat çekiyor. En son bölümde de deneme yazmanın rahatlığı ve sorumluluğu arasındaki dengeden bahsediyor. Ama okursanız muhtemelen bana katılacaksınız ki hiç de öyle deneme kitabı filan değil. Azgın kapitalizmin sorgulanmasından dünya ikliminin geleceğine, esnek
Birçok şeyi bu kadar sorguladığımız ve yaşananlara şaşırdığımız başka bir yıl hatırlamıyorum. Pandemi sonrası bir normalleşme beklerken birçok alanda eski normale dönemeyeceğimizi anladık. Üzerine global ekonomideki sıkıntılar, dünya devleri arasındaki çekişmeler ve bölgesel savaş gelince kafalar iyice karıştı. Çevreye verdiğimiz zarar da ilk kez bu kadar net sonuçlar üretti ve
Son günlerde evden katıldığım birçok toplantıda ve izlediğim programlarda konuşmacılar, uzmanlar Türkiye için kabaca iki senaryo yazdılar; Birincisi iyimser senaryo ki Mayıs ayından sonra vaka sayısında gerileme ve sonbaharda görece normalleşme öngörüyor. Diğeri ise sonbaharda ikinci çıkış ve 2021’e sarkan bir pandemi. Daha birçok ara senaryo var ve hepsinin mimarlarının
Kendimi bildim bileli ticaretin içindeyim. Otuz yıldır da pazarlama ve marka yönetimi kariyeri yapıyorum. Toplam yedi kitabım var ve bu ülkenin değerlerini markalaştırarak katma değer üretmek, ülkenin zenginliğini artırmak ve çocuklarımıza daha adil, yaşanabilir bir dünya bırakmak hem işim, hem de misyonum. Bu birikimimi bir video serisinde toplayarak, cumhuriyetimizin yüzüncü
Markalaşma tarih boyunca nereden nereye geldi ve daha da önemlisi nerelere gidecek? Bana sorarsanız daha adil ve yaşanabilir bir dünya için markalar gelecekte ciddi ve samimi çaba göstermek zorunda kalacak çünkü tüketici bunu öncelikle talep edecek. Bu görüşlerim World Marketing Summit 2019 dergisinde yayınlandı. Dergi sadece basılı olarak dağıtıldığı için
Azerbaycan’ın Başkenti Bakü’de düzenlenen Satış 2017 Forumu’nda Güven Borça Azerbaycan’dan dünya markası çıkarmak için neler yapılması gerektiğini anlattı.
Dünyaya Meydan Okumak Türkiye’nin dünyada oyun kuran, yöneten ülkelerden biri olmasını çok isterim. Bunun olabileceğine de inanırım. Neticesinde dünyanın merkezindeyiz ve yüzyıllar boyunca bölgeye hükmetmiş bir neslin torunlarıyız. Ancak bu işler o kadar da kolay değil. Otuz sene enflasyon ve devalüasyonlar altında yaşadıktan sonra son on beş yılda yaşanan istikrar
Soru şu; Ülkemize gelen turistlere, dönerken yanında alıp götürebileceği ne veriyoruz? Sorunun gerekçesi de şöyle; Turist, kategorik olarak alışveriş yapmaya meyillidir. Özellikle de dönüş yolunda. Freeshop’ların böyle yoğun olmasının tek nedeni fiyat avantajı değil, onunla birleşen tüketici psikolojisidir. Üstüne, elde kalan yerel paraları bitirme gibi bir ek motivasyon da vardır.
Ellilerde sanayileşmeye başlayan ülkemiz altmışların sonunda ilk marka/iletişim projeleriyle tanışmış ve reklamcılık sektörünün temelleri atılmıştır. Türkiye reklamcılık endüstrisinin duayeni Eli Acıman’ın kurduğu ve evrensel standartlarda hizmet veren ilk ajansımız Manajans’dır. Ondan önce yapılanlar yarı amatör ve ağırlıkla bireysel çabalardır. Reklam, PR, araştırma sektörlerinin hızlı gelişimi ise küreselleşme ve rekabetin arttığı
Burada ironik başlıklar atıp durmamın sebebi biraz ezber bozmak. Çünkü geleneksel yurdum yatırımcısının başkasından gördüklerini taklit etme dışında fazla bir oyun alanı, hayal gücü yoktur. Öte yandan, memleketin her yanında inovasyon yarışmaları, startup destekleri, yeni girişimlere teşvikler veriliyor ancak onlar da belirli alanlarda. Teknolojinin, dijital dünyanın geldiği ve gideceği yeri