Pazarlamanın tarifi çok net değil. O yüzden hepimizin iş yükü farklı. Kimimiz daha fazla araştırma-analiz, kimimiz daha fazla konsept-kreatif takılıyoruz. Ortak özelliğimiz sahadan uzak durmakJ Bu yazıda ülkemize ait pazarlamacı tiplerini sınıflandırdım.
Katalog Pazarlamacı; Şirketinizin ”mass media” ile fazla işi yok. Muhtemelen ihtiyacı veya gücü yok. Olsa da zaten senaryoyu patron yazıyor. Şirket sürekli yeni ürün çıkarıyor, pazarlama bölümü de seri imalat şeklinde fotoğraf çektirip katalog hazırlıyor. Rutin ama stressiz. Ürün bilginize paralel olarak koltuk da sağlam. Örnek sektör halı veya mobilya.
Fuarcı; Şirketiniz elli küsur ülkeye ihracat yapıyor ama hiçbirinde marka değil. Oradaki bayi güçlüyse durumunuz biraz daha iyi. Sizin göreviniz Ahmet kardeşim, her ülke için mütemadiyen ambalaj çalışmak ve buralara bayi tabelası, broşür hazırlamak. Vaktin diğer yarısı da fuar hazırlıkları ve katılımına gidiyor. Sektör gıda olabilir.
Aktivite Müdürü; İletişim imkanları kısıtlı bir sektördesiniz. Ürge, Arge işlerine de fazla müdahaleniz olamıyor, merkez çözüyor. Ürün belli, marka belli, kimlik kişilik belli… O zaman vur patlasın eğlence. Etkinlik etkinlik geziyor vaktinizin tamamına yakınını sahada geçiriyorsunuz. Parası da iyi ama nereye kadar? Şöyle oturup bir konsept yazamayacak mıyım şu hayatta? Sektör içki, sigara, ilaç.
Ürüncü; Patron çekirdekten yetişmiş. Bütün teşkilat alaylı. İçeride konsept, konumlandırma bilen, taktik ile stratejiyi ayırabilen bir yönetici yok. Bir şey yapmak gerektiğinde akla gelen tek şey yeni ürün çıkarmak. Rakiplerde ne varsa bizde de olacak. Haliyle makul fiyatlı. Ambalajın, etiketin ordinaryusu olunmuş, tasarım “in house” grafiker ile çözülüyor. Sirkülasyon yüksek. Sektör yerli FMCG.
Kreatif; Büyük bir gruba bağlı sağlam bir şirket. Pazara ve coğrafyaya hakim. Üretim birimleri kalite ödülüne boğulmuşlar. Bayiler memleketin en güçlü tüccarları. İşler tıkır. Sizin işiniz Özge hanım, güzel reklamlar çekmek. Ajanslarda krallar gibi ağırlanıyorsunuz, bir dediğiniz iki edilmiyor. Marka konferansına rezervasyon on ay önceden yapılıyor. Özel hayat, hiç ihmal edilmiyor. Buradan emeklilik hayırlısıyla. Sektör dayanıklı tüketim.
Analist: Muhtemelen kurumda mühendis olarak başlamış, yalın organizasyondan kurusal karneye bilumum yönetim eğitiminden geçmişsiniz. Her şeyi modelleyebileceğinizi düşünüyorsunuz. Hatta modellemişsiniz bile. Bir Excel dosyasında ve üç beş kutu ile açıklayamayacağınız ne olabilir ki? Yeter ki insanlar işini yapsın. Arada sırada reklamcılar çıkıp fikir filan diyorlar canınızı sıkıyorlar. Sen önce şu brifi anla, artiz! Sektör çimento, makine.
Kraldan Çok; Sıfırdan başlamış, patronla beraber yürümüşsünüz bu yollardan. Dolayısıyla güven tam, koltuk sağlam. Arada sırada bir konferansa gidip yeni nesil pazarlama kitaplarından alıyorsunuz ama onların sizin işinize pek uymuyor. Sizinki çok özel bir sektör canım, öyle herkes anlayamaz. Kitaplardakiler burada sökmez. İşi bilmek lazım işi. Sektör tekstil.
Komisyoncu: En iyi arkadaşlarınız medya planlamacılar ve etkinlik ajansları. İyi çocuklar, işlerini de iyi yapıyorlar. Yau zaten bizim işte mal kendini satıyor. Reklamı öyle yapsan ne olacak böyle yapsan ne olacak? Kardeşim biz neden girdik bu işe? Para kazanmak için. Zaten bütün piyasa böyle. Kafamda tek mesele var çözemediğim; yüzde beş az mı? Millet ne alıyor acaba? Örnek, orta boy yabancı şirketler.
Kariyerist: Tüm meseleniz meslektaşlarınızı geçip ilk terfiyi almak. Öncelikle yeni moda işlerden geri kalmamak lazım. Dijital çok önemli mesela. Sonra sunum becerileri lazım. Bir yap beş anlat. Yirmi milyon tık aldık diye 60 yaşındaki CEO’yu kafala. Fazla mesai ve kılık kıyafet de önemli. Genel Müdür her alanda iyi bir rol modeli. HQ ile ilişkileri de sağlam tutmalı. Kazanılan paranın bir kısmı da gayrimenkule yatırılmalı. Belli olmaz bu gavurlar. Erken emeklilik filan. Acımazlar adama. Sektör global FMCG.
Kavramcı; Ürün dediğini herkes yapıyor artık. Mesele yeni fikirler bulmakta, yeni ihtiyaçlar yaratmakta. Bunun için çok vakit harcıyor, dünyayı takip ediyor ve fokus gruplardan çıkmıyorsunuz ama derdinizi de kimseye anlatamıyorsunuz Kıvanç abi. O yüzden birkaç iş değiştirdikten sonra danışmanlığı denemek en iyisi gibi görünüyor. Sonra da bir kitap yazmak gerek. Olmadı, organik tarım.
Hayalci; Türkiye bölgesinin lider ülkesi olacak, bu topraklardan dünya markaları çıkacak. Arkamızda aslanlar gibi Turquality. Para ödemiyorlar ama olsun. Patronun işi ne? Biraz şövalye ruhlu olacak patron dediğin. Ha denince marka olunmaz ki. Sabır lazım. Bir de kurumsal ve güçlü bir ekip ama memlekette de doğru dürüst adam yok. Hay Allah. Nerden başlamalı? Nerede bu düzgün adamlar ve idealist patronlar? Nerede devlet?