Genelde futbol yazmamaya, yazsam da marka alanında kalmaya çalışırım. Ama bazen illa ki söylemem gereken şeyler oluyor. Bu yazı da onlardan. Önce tedbirimi alayım, sonra isteyen yine küfretsin. Eşim ve ailesi Fenerbahçelidir. Kadıköy’de büyüyorlar, muhite uyumlu olsunlar diye iki çocuğumu da Fenerli olmaya teşvik ettim. Aykut Kocaman Türk futbolunda en sevdiğim adamdır. Ben EsEs’liyim.
Şimdi;
Türk futbolunda yıllardır marka değerimizi yükseltemediğimiz söylenir. Bunun sebebi de kötü yönetim olarak gösterilir ki esas olarak buna katılırım. Özel sektörde gördüğümüz başarılı yöneticileri kulüplerin başında göremeyiz. Ülkedeki reklam, tasarım, pazarlama aklının yüzde biri bile kulüplerde istihdam edilemedi bugüne kadar. On yıllardır transfer haberleri, hakem konuları ve ayak oyunlarını aşamıyoruz.
Anadolu kulüplerinin başında genelde tüccar kafalı yöneticiler var. Bunların çoğu cebini dolduruyor. Hiçbirinin iddiası ve vizyonu yok. Tek dertleri üç büyüklere oyuncu satmak. O yüzden İstanbul’u zorlayıp onları dünya markası yapacak güç birikmiyor oralarda. İstanbul kulüplerinin başında da paralı diktatörler var genelde. Başkanlıktan sağladıkları gücü kullanmaya dayalı bir iş ve ilişki biçimi geliştirdiler yıllar boyunca. Takımlarında uzun vadeli plan yok, altyapılar çok zayıf. Gidip Anadolu’yu kurutuyor, annemizin liginde birbiriyle itişip duruyorlar. Arada istisnalar olsa da global iddiasını sürekli kılan biri yok.
Başkanların oyuna saha dışından yaptıkları müdahaleler çok belirleyici oluyor ve buna güvenen bir başkan “şampiyonluk sözü” verebiliyor. Bu ne demektir, bir düşünün lütfen? Bu zihniyetle futbolumuz hiçbir yere gitmez.
Şimdi Türk futbolunun uzun vadeli başarısı için bir fırsat çıktı. Şampiyonluk sözü veren başkanlardan kurtulup, yerine vizyon sahibi yöneticiler getirme şansımız oluştu. Bir devrim imkanı. Maalesef devrimlerde bazı haksızlıklar olur. Geçen yıl Fenerbahçe dışındakilerin bir iddiası olmadığı için piyango onlara çıktı. Fenerli arkadaşlarım kızmakta haklı, çünkü herkes aynı derecede kirli. Ama yine de biraz büyük resmi görüp bunu fırsata çevirmek yönünde düşünenler çıkmalı. Fanatik taraftarlar tepkiseldir, bunu anlarım ama arada bazı Fenerbahçeliler bunu kulübün şampiyonlar liginde ilk dörde abone olacağı o güzel günler yönünde bir fırsat olarak göremez mi? Bu operasyon hangi tarihte yapılsa, birilerine daha fazla haksızlık yapılacaktı. Bu tür işler dünyanın hiçbir yerinde herkesi memnun edecek şekilde ve tam adaletle çözülemiyor maalesef.
Ayrıca bir de Aziz başkanın bütün bu birikmiş öfke ve hınçla göreve döndüğünü bir düşünün. Daha mı hayırlı olur? Türk futbolu çok büyük kaosa girer. Şu sıralar zaten statlar boşaldı, Digiturk büyük zararda. Muhtemelen ihaleyi bırakacak. Hızla toparlanma sürecine girmek lazım.
Tüm kulüplerde akil adamlar bu gelişmeleri Türk futbolunun Avrupa’da ilk üçe, dünyada ilk beşe yerleşmesi açısından bir fırsat olarak görmeli. Aziz Yıldırım adına üzgünüz ama temsil ettiği ekol bitmeli. Adnan Polat gitti, Demirören de gitmeli, İlhan Cavcav da Halil Ünal da.
Şimdi amigolar küfür edebilir.