Babama “beni ilk kez ne zaman maça götürdün?” diye sorduğumda “herhalde 2 yaşındaydın” diye cevaplamıştı. Ben de öyle hatırlıyorum. Daha doğrusu “ilk maçım” diye bir şey hatırlamıyorum çünkü futbol, hayatımın içinde hep vardı. Aradan geçen elli yılda hep Eskişehirspor taraftarı olarak kaldım ama sırf seyir zevki için veya eve yakın
Bu ülkede Al Ries ve Jack Trout kitaplarını en çok okumuş ve en iyi idrak etmiş insanlardan biri olabilirim. Tüm yazdıklarını defalarca okudum ve dinledim. (Doksanlarda bazı kitaplar kasetlerde de satılırdı) Yazdım, anlattım, ülkeye uyarladım.http://markam.com.tr/detay-marketing-turkiye-yazilari-159.html Konuyla ilgili araştırmalarım takdir edilmiş olsa gerek, iki binlerin başında Araştırmacılar Derneği üyelerine “Al Ries
1987 yılında, İpek Kağıt Karamürsel tesislerinde mühendislik icra ederken merkezde bir pazarlama bölümü kurulmuştu. Mühendisler olarak “eee Girişim Pazarlama var, bu pazarlama bölümü ne yapacak?” diye sorduğumuzda “Girişim Pazarlama aslında satış şirketi, bu bölüm ise gerçek pazarlama, yani marketing” yapacak demişlerdi. Benim konuya uyanış tarihim odur. Bir yıl içinde, hayatta
Paramızdan altı sıfır atılalı tam on yıl oldu. Çeyrek yüzyıl yüksek enflasyonla boğuşmuş bir tüccarın oğlu ve ülkesini seven bir vatandaş olarak bu değişimi heyecanla karşıladım. Gazete ve dergilerde konuyla ilgili yazılar yazdım, NTV, ATV, CNBC-E başta olmak üzere bir çok kanalda konuştum. Tabii ki öncelikle sevincimi paylaştım ama ele
Alex de Souza’nın Brezilya’daki jübile maçında Fenerbahçe bayrağı dalgalandı. Taraftar da Alex’e Kadıköy’de jübile yapılsın diye kampanya başlattı. Burada böyle bir jübile yapılsa iyi mi olur? Evet, kendisinin gönlü alınır belki ama bizim bu tür algı ve kriz yönetimi işlerini öğrendiğimizi göstermez. Ha, böyle bir jübile yapılır mı? Aziz Yıldırım
Dün Santralistanbul’daki Kristal Elma panayırına uğradım. Çok kalamadım ama gayet eğlenceli, dolu dolu bir program gibi görünüyordu. Etkinlikler, konuşmalar filan. Güzel. Belli ki arkasında ciddi bir çaba var. Karşılığında da derneğe iyice bir gelir sağlıyor olabilirler. Bravo. Ama bu beni hiç ilgilendirmiyor. Memlekette zaten bir avuç iletişimci için yeterince marka,
Son yıllarda eski Sovyet coğrafyasını gezip duruyorum. İş amaçlı seyahatler bunlar ama beni bilen bilir, bir yeri görmek istiyorsam oralarda iş uydurmada çok becerikliyimdir. Eski Sovyet coğrafyası ilgimi çekiyor çünkü oraları gezdikçe hayretler içinde kalıyorum. O kadar büyük bir alanda yapılmış standart altyapı yatırımları, olağanüstü bir merkezi planlama, eğitim-sağlık vb.
Eskişehir’e giderken otobüsümüz Bozüyük otogarına girdi az önce. Bu yıl (hızlı tren başlamadığı için mecburen) defalarca Eskişehir’e otobüsle gittim ama İlk defa görüyordum bu yeni otogarı. Eskisinin belki on katı büyüklüğünde, heybetli. Ama boş. Benim de ilk kez görüyor olmamdan anlaşılacağı üzere, çok verimli bir yatırım gibi görünmüyor. Bozüyük otogarında
Giriş: Son yıllarda iyice tekrara giren ve gösteriye dönüşen marka/pazarlama konferanslarına gitmemenin yarattığı entelektüel açlığı gidermek amacıyla, geçen sene Uludağ Ekonomi Zirvesi’ne gitmeye karar vermiştim. Hadi itiraf edeyim, biraz network olur diye de düşündük yol arkadaşım Ufuk Çarşıbaşı ile. Sonuçta haklı çıktık ve 2013 zirvesinden büyük ölçüde tatmin olarak döndük.
Balon mu Baloncuk mu? Kriz tellallarının konut balonunun patlayacağı yönündeki söylemleri arttı son dönemde. Çok da haksız değiller. Global krizin bitmediği, yeni daralmalar yaşanabileceği yönünde ihmal edilemeyecek raporlar, yorumlar yayınlanıyor dünyada. Sonra, sıcak parayla ve konut sektörünün dinamizmiyle on yıllık güzel bir dönem yaşamış Türk ekonomisinin yeni bir açılımı olmadığı